Bu Blogda Ara

17 Eylül 2011 Cumartesi

Savunmada ve Hücumda Davranışlar

                   SAVUNMADA      VE       HÜCUMDA DAVRANIŞLARA                 GÖRE                   4    DÖNEM:

       Müsabaka oynayan iki takımın sahadaki davranışlarına bakarak futbol oyunu dört döneme ayrılır.Her dönemde oyunculardan beklenen görev değişiktir

1.DÖNEM  ( savunma )
       Top karşı takımın ayağına geçince yapılacak şeyler şunlardır...
a_Topu almaya çalışmak.Bu arada karşı takımın hücumunu geciktirmek
b_Ceza alanı ve civarını kontrol altına almak ve karşı takımın forvetleri markajda tutmak.

2.DÖNEM ( geçiş )

        Karşı takımın hücumunu etkisiz kıldıktan sonra hemen karşı hücuma geçmek.Yapılması gerekenle şunlardır...
a_Topu hemen bir orta saha oyuncusuna vermek.
b_Aynı zamanda savunmaya dönmüş hücuma dönük oyuncuların konumlarını almalarını sağlamak.

3.DÖNEM ( hücum )
    
       Topun kazanılmasında rakip oyuncular toparlanmadan hücum etmek gerekliliktir.

4.DÖNEM ( sonlandırma )

      Genel amaç şunlardır :

1_Rakip savunma içinde kaleye şut atabilecek boş bir alan yaratmak
2_O boş alana markajdan kurtularak yer bulan oyuncuya pas çıkarmak.

     Not : Zaman savunmacıların en büyük yardımcısıdır.Savunmada ve hücum da doğru zamanlama,hareketin şiddeti ve aldatıcılığı önem kazanmaktadır.


       SAVUNMA BECERİLERİ :                                 ORTA SAHA BECERİLERİ      :
  •  Topa basmak                                                     a_Sürekli yüksek tempolu oyun
  • Bloksal savunma                                                b_Destek sağlamak
  • Sıkıştırarak savunma                                         c_İleri çıkış koşuları
  • Savunmada derinlik                                           d_Oyun geliştirmek
  • Savunma tekniğini sıralamak                            e_Dar alanda seçenek bulmak
  • Alan savunmaları                                                f_Top çalmak
  • Adam adama savunma
  • Hücumu geciktirme
            TAKIM BECERİLERİ  :                                        FORVET BECERİLERİ :
  • Top taşımak                                                         1_Hücuma odaklanma
  • Duvar pasıyla geçme                                           2_Savunma üzerine oynama
  • Bindirme ( deplase )                                            3_Daha fazla atak yapma
  • Hücum başlatma                                                  4_4 pasla sonlandırabilme
  • Nereye,neden pas ve pozisyon bulma                5_2v1 avlama ve atak
  • Pas ve konuşma                                                  6_Oyunsal sonlandırma kombinazisyonları
  • Etkili pas becerisi                                               7_Hücumda 1 fazla olmak 
  • Aksak bölgelerin gelişimi
  • Etkili ve baskın oynama
  • Tempolu oynamak


 
 







Hücum prensipleri

     Futbol oyunu zaman içerisinde değişerek gelişmiş ve gelişmektedir.
     Her şampiyonada değişik stratejiler geliştiriliyor ve her ülke insanın yapısına uygun oyun anlayışı ile şablonlarını yansıtmaktadırlar.
     Brezilya,italya,Almanya,İngiltere,Doğu avrupa, Afrika ve uzak doğu ülkelerinde farklılıklar gözlenmektedir.Futbol temel olarak iki şekil de incelenir.
1_Savunma yapmak
2_Hücum etmek
Savunma ve hücum yapabilmek  oyun prensiplerini kavranmasıyla mümkündür.Takım halinde savunma ve hücum etmek futbolun olmazsa olmazıdır.
                             
          HÜCUM PRENSİPLERİ :




1_DERİNLİK: Takım oyuncularının alan kazanma ve toplu takım arkadaşını desteklemeyi ve toplu arkadaşına öncelikle topla oyun geliştirmesi için alan yaratmak sonra top kullanmayı gerektiren bir hücum prensibidir.Bu uygulama top kullanmada gecikmek ofsayt kuralına sebebiyet verebilir.



 2_DESTEK : Takım arkadaşına hücum becerilerinde seçenek sağlamak ve çözüm olma ( önünde,arkasında,omuz açısında) düzen almakBunları yapmakla rakip katı savunmaları çabuk geçmekle birlikte,takımın hücumda topun kendilerin de kalmasınıda amaçlamaktadır.


3_DELİCİLİK: Herhangi bir saldırının en önemli amacı rakip savunmayı dağıtmaktır.
  • Dripling veya çalımla savunma içine girme ve geçme
  • Kısa pas veya uzun ters topla savunmayı etkisiz kılmak
  • Şut çekmek
  • Sayısal üstünlük sağlamak


4-GENİŞLİK : Oyun alanına yayılmak ve geniş alanda oynamak rakibin savunma ilkelerini uygulama ve konsantrasyonunu bozar.Hücumda; düşüncede ve yönde değişikliklerle savunmaya hata yaptırılabilir ve savunma içinde boşluk oluşturup pozisyon bulmayı ifade eder.



5-YARATICILIK: Bir oyuncu yeteneğini en az bir rakip oyuncuyu etkisiz bırakmak için kullanmalıdır.'' Beceri,yetenek,yaratıcı, ani bir sıyrılma,stopla dönme ve şut'' bu hareketler oyun içinde beklenmeyen bir büyüdür.Böylece savunmayı etkisiz yakalayıp sonuç için gol yapılabilir.Gol oyunun meyvesidir.Tatmak gerek....

                 6-HAREKETLİLİK:  Hücum eden takımın Topu rakibe göstermeden hızlı ve harekeli oynayarak, savunmayı dağıtmak ve parçalamak anlamına gelir.Katı savunmalara karşı güçlü, çabuk ve etkili kararlar alan hücumcular oynatmak gerekir.Amaç savunma içine etkili girmek ve gol için boşluk yaratmak olmalıdır.                                                                                                     

SPORT

                                                          S P O R
    Spor evrensel kültürün bir parçası, dünyada dili, ırkı, dini farklı insanları birleştiren önemli bir vasıtadır. Dünya barışına katkı sağlayan bir etkinliktir, diyebileceğimiz gibi çağımız sporunu; fiziksel faydalarının yanı sıra insanların ruhsal sağlığını da olumlu yönde etkilemek, sosyal ve moral kazançlar sağlamak amacı ile yapılan hareketler topluluğu olarak da tanımlayabiliriz. Görüldüğü gibi sporun belirli sözcükle kalıplaşmış klâsik bir tanımı yoktur.

Spor sözlük anlamı olarak lâtince DİSPORTARE ve DESPORT biçiminde "dağıtmak, bir birinden ayırmak" anlamına gelen sözcüklerden 17 yüzyıldan sonra günümüze gelinceye kadar ilk hecesi aşınarak "SPORT" biçimine dönüştüğü araştırmacılar tarafından öne sürülmektedir.

Britannica ansiklopedisi spor'u " Belirli ölçüde güç ve beceri gerektiren yarışmalı ve eğlenceli etkinlikler." olarak tanımlamaktadır.

Sportif ögelerin tümünde dinlenmek, eğlenmek olduğu kadar aynı zamanda sosyal bir kaynaşma da vardır. Toplumla kaynaşma ve özdeşleşme konusunda spora önemli görevler düşer. Sporun sağladığı bedensel ve ruhsal anlamdaki doyum olanakları, serbest zamanları ve yaşam seviyeleri düzenli olarak artan sanayileşmiş ülkelerin özlemini duyduğu yeni bir yaşam şeklinin ayrılmaz parçasıdır.

İnsanlık tarihinden bu güne değin insanoğlu hep çalışagelmiştir. İlk çağlardan günümüze kadar savaş için çalışmış, barış için çalışmış, kendi egoları olduğu kadar içinde bulundukları toplum için çalışıp durmuşlardır. Peki böyle bir efor kaybı ile bu insanların hepsi spor mu yapıyordu? Sözcüğünün bu günkü tanımına göre tarihte spor ne zaman başlamıştır?

Sporun ne zaman başladığının belirlenmesi hemen, hemen olanaksızdır. Bazı araştırmacılar bu soruya; "Spor insanlığın yer yüzüne yayılması ile başlamıştır." derken, bazıları ise spor'u; "İnsanların ilk çağlarda ana babalarından, daha sonra içinde yaşadıkları kavim ve kabilelerden taklit etmek suretiyle öğrenmişler." demektedirler.

İnsanın doğadaki ilk hareketini spor olarak kabul edersek bu konudaki görüşlerin çatıştığını görürüz. Spor vücudu çalıştırmak suretiyle elde edilen güçle bazı işleri yapmak demektir, anlamında kullandığımızda; ilk çağlardan bu güne değin yaptığımız her türlü çalışmanın spor olduğunun kabullenilmesi gerekerdi.

Günümüz anlayışına göre spor ilk başta çok önemli bir kitle eğitim vasıtasıdır. Spor insan bedenini fiziki yönüyle geliştirdiği gibi oyunlar, hareketler, yarışmalar vasıtasıyla aynı zamanda insan seciyesini, egosunu, davranış niteliğini, psişik yapısını belirleyen yeni bir bilim dalıdır.

FUTBOLUN VİZYONU VE MİSYONU NE OLMALIDIR ?

EN ETKİLİ ANTRENMAN NASIL GERÇEKLEŞİR? VİZYONU NE OLMALIDIR?
       Rahat ve ılımlı bir ortama sahip ,herkesin katılımda bulunduğu,tartışmaların yapıldığı,amaç ve görevlerin değişen,gelişen futbol anlayışlarına ve koşullarına uygun olan ve bunların tüm takım üyelerince anlaşılıp kabul edildiği,anlaşmazlıkların yaşanmasıyla birlikte fikir birliğine ulaşmanın mümkün olduğu,tüm üyelerin fikirleri kadar,duygularını da açığa vurduğu yapılacak işlerin açık yüreklilikle paylaşıldığı ortak çalışmaların müsabaka şartların da gerçekleşmelidir.

  • Teknik adam merkezli olmayan fakat; teknik adamın her şeyin farkında olup,plan-sevk ve idare etmesi
  • Tüm oyuncuların düşünerek ve hedeflere uygun,olumlu davranışlar sergilemesi
  • Takımın hedefine ulaşma yolunda çeşitli metodların uygulandığı,sorunların etkin bir tarzda tespiti,çözümleri ve bunlara herkesin katkı sağlaması
  • Müsabaka koşullarının belirli seviyelerde de olsa yaşanması
  • Eğlenceli ve amaçlara hizmet etmeli

MİSYONU NE OLMALIDIR?

         Her zaman ve her koşullarda antrenmanlarla kazandığı futbol oyun bilgisini müsabaka şartların da uygulayabilme becerisine sahip oyuncular yetiştirmek olmalıdır.

         Kaliteli oyuncu; Her türlü oyun şartların da doğru ve tek bir beceri değil, doğru bir çok becerisi oluşmuş oyuncudur.Üst düzeyde başarısı olan oyuncuların her türlü pozisyon da birden fazla beceri kullanabilen oyunculardır.

FİTNESS (form düzeyi) KONTROL ETMENİN DÖRT YOLU :

FİTNESS (form düzeyi) KONTROL ETMENİN DÖRT YOLU :Bir antrenör ya da oyuncu olarak işimiz futbol sporun hız ve gücünü ödün vermeden en üst düzeye çıkarmaktır. Eğer uzun zaman çalışmalar size hız ve güç kaybetmenize neden olabilir. Top kesme,yorgunluk düzeyi ,dayanıklılık,devamlılık vb. spor uygulamalarında başarı sağlamak içn düzenli olarak fitness çalışmaları geliştirmek önemlidir.
Yıllık antreman veya müsabaka dönemi veya haftalık antremanlarınızda sporsal verimi yükseltmek ve geliştirmek sporda yüksek performans yeteneğine hizmet eder. Mevcut durumda sorunları değerlendirdiğinizde ilk sorun form düzeyinizi sorgulamanız gerekir.
Müsabaka döneminde form düzeyi değerlendirmeleri; çevresel faktörlere bağlı olarak kötü sonuçlarda olabilir.
Çalışma koşulları,saha yüzeyi,rakibin kalitesi,hava şartları karşılaşmalarda sonuca direkt etki eder. Maç analizi sadece bir veri olur . Sporcuların form düzeyi standartlaştırışlmış testlerle kontrol edilmeli ve buna uygun ilerleme sağlanmalıdır. Bu testler çok değerli olabilir. Fakat sposal verimi geliştirme çalışmaları değildir.
Yılın önemli müsabakalarında size anahtar görevi yapar gerekliantreman düzenlemesi yaparak (hız/dayanıklılık) geliştirilebilir.
Form düzeyinin yükseltilmesinde bu veriler; aşamalı olarak çalışmalardan sizin ne kadar doğru yolda olduğunuzu söyler. Fakat aylık standart uygunluk testleri nispeten homojen koşullar altında yürütülmelidir.Her ayın aynı gün aynı saatinde aynı koşullarda yapılmalıdır.
1)ANTREMANIN İLK EVRESİ(altı dakikalık vVo2 max %60-70-1 km)

---Etkin iyi ısınma
---6' lık ilk periyotta yaklaşık 1000 km tamamlanmalıdır.
---Sezon boyunca istikrarlı ilerleme doğru antreman uygulamalarıyla sağlanır. Bu kapsamda ilk aşama her antreman için önemlidir.
---İlk aşama koşusu ortalama vV02 max %50 minimum vVo2 max %70 makimum kapsite ile çalışılmalıdır. Dayamıklılık performansının en belirleyici unsurudur.
    2)SIÇRAMA EGZERSİZLERİ
    En iyi sporcular dahi her iki ayağının birbiri ile kıyaslanmasını dahi yapamayabilirler. Fakat bir ayağı mutlaka diğerine oranla daha güçlüdür. Önemli olan güçsüz ayağını çalıştırrak güçlü ayağının seviyesine getirebilmektir. Bu kazanı her iki ayağını birlikte hızlı hareket ettirilmesine dolayısı ile sporsal sakatlığın oluşmasına engel olur.
    -- %4-6 eğimli 40 m mesafe olacak şekilde tepeye doğru düzenlenecek koşular
    -- Tam bir ısınmadan sonra aşağıdan yukarıya doğru tek ve çift ayak üzerinde sıçramalar.
     --Tepe aşağı hafif tempo tam dinlnerek başlangıç noktasına gelmek
     3)GÖVDE VE KAS EGZERSİZLERİ
    Vücudun en önemli güç kaynağı karın ve bel kasları çekirdek gücü ve istikdarı konur. Çünkü; hemen hemen her sporda son derece önemlidir.Hareket sırasında üst gövde zayıfsa vücud gereksiz yere ulaşma eğilimindedir. Hareket sırasında enerji sarfiyatı gövde gücü iyiyse yüksek verimlilikte vücut taşınabiilir.
    ---Vücud ağırlığı ile sadece sizin sitiliniz tarafından desteklenen eğimli pozisyonda ön kol ve ayak kaslarının gövde kaslarıyla tamamen doğru orabtılı olarak vücudumuz çalışır. (uygun tıkanma,kas yorgunluğu,ileriye doğru hamle,durma yada çömelme) bu hareketlerde uyumlu çalışmayı sağlar.
    ---sağ kol yere paralel sol kol tekrarlı yükseltme çalışması(15 saniye)
    ---sol kol yere paralel sağ ayak çalışır diğer bacak zemin ve tekrar.
    ---Temel pozisyona dönün vebitirmek için 30 sanşye boyuncave bir haftada dört veya beş kez düzenli olarak rutin çalışma yapın.

    4)50 METREDE HIZ GELİŞTİRME EGZERSİZLERİ
    Hız, hemen hemen her sporda önemlidir ve bu çalışmalarla ilgilidir. Aynı zamanda çok basittir.
    Bütünlük içinde hız;
    ısınma egzersizi içinde 50 metrelik geliştirme egzersizinden önce yapmanız gereken düzenli yaklaşık 20 metrelik sprint çalışmalarına yer verilmelidir. Eşli çalışmalar daha faydalı olacaktır. Sezon boyunca bu çalımalar yavaş yavaş artarak yükselmektedir. Özel yada kollektif çalışmalarda düzenli olarak yüksek hızda metrik hızlanma çalışmaları ile birlikte düzenlenmelidir
    .

    KASLAR VE ÖZELLİKLERİ

    İnsan Vücudu ve Kasları 

    Hareket sistemimizin temelini kaslar oluşturur. İnsan vucudunda 650 civarında kas olup, bunların toplam ağırlığı insandan insana değişmekle beraber, tüm vücut ağırlığının % 40-50'ini oluştururlar. Bizim konumuzu ilgilendiren çizgili kaslardır ve bunlar istemli hareket ederler, düz kaslar ise istemli çalışmayan ve yavaş kasılan kaslardır. Sadece kalp kası (miyokard), çizgili kas olmasına rağmen istem dışı çalışır. Düz kaslar ve miyokard, tüm organizma ağırlığının % 5-10'unu oluştururlar.
    Kasların Ortak Özellikleri
    Kasların 5 çeşit özelliği vardır:

    1. Uyarılabilme: Kaslar, her canlı kitle gibi, kendilerine yapılan bir uyarıya cevap verme özelliğine sahiptir. Kasların bu uyarıya cevabı: "Kasılma" şeklindedir.

    2. İletebilme: Kaslar, doğal koşullarda, kas-sinir-kas arasındaki uyarıyı "Snaps" yolu ile yani sinir sistemi yolu ile iletebilme özelliğine sahiptir.
    3. Kasılabilme: Kasların, kendilerine yapılan uyarılara cevabı kasılma şeklinde olur. Beş çeşit kasılma tipi vardır
    .İzometrik Kasılma:Uzunluğu sabit kalan, fakat gerimi artan, statik bir kasılma şeklindedir. Bütün tabii kasılmaların başlangıcını izometrik kasılmalar oluşturur
    Konsantrik Kasılma: Kasın gerimi aynı kalırken, boyu kısalır. Yani, kısalarak meydana gelen dinamik bir kasılma türüdür. Vücut geliştirme çalışmasında bu tip kasılmalar çok iyi bir örnektir. Bu kasılmaya aynı zamanda "İzotonik kasılma" da denir. Genellikle insanın kassal aktiviteleri, izometrik ve izotonik kasılmaların birbiri ardına yapılmasından veya her ikisinin beraberce uygulanmasından oluşur. İzometrik ve İzotonik kasılmaların beraberce olması, yani kasın her geriminin hem de uzunluğunun değişmesine de "Oksotonik Kasılma" denir
     Eksantrik Kasılma: Dinamik bir kasılma türüdür. Kasın gerimi artarken, boyu uzar, yani konsantrik kasılmanın aksine, uzayarak meydana gelen, bir kasılmadır.

     İzokinetik Kasılma: Sportif aktivitelerde uygulanan yeni bir kasılma şeklidir. Bir egzersizin tümünde, sabit hızda, maksimal ölçüde yapılan bir kasılma şeklidir.
    Tetanik Kasılma: Bu kasılma, tek kasılmaya oranla 4 misli daha kuvvetli, uzun süreli ve daha ekonomik kasılma şekli olup, daha fazla iş görür. İstemli hareketlerimiz genellikle devamlı, yani tetanik kasılmalar şeklindedir. Kasa gelen ve tek bir uyaranın oluşturduğu kasılma bitmeden arka arkaya sık sık uyaranlar verilirse, kas gevşemeye vakit bulamaz ve devamlı bir kasılma gösterir. Tetanik kasılmanın meydana geldiği en düşük uyaran frekansına "Kritik Frekans" adı verilir.

    4. Elastik Olma: Kası istirahat uzunluğundan daha öteye gerip, uzatırsak bir direnç ile karşılaşırız. Bunu yapan, yani kası geren ve uzatan kuvvet kesildiği zaman, kas yine istirahat uzunluğuna döner. Bu aksın "Elastik olma" özelliğidir.
     5. Viskoz Kitle Olma:
     
    Kaslar, şeklini değiştirmek isteyen kuvvetlere karşı iç sürtünmeler nedeni ile bir direnç gösterirler. Kendilerine tatbik edilen kuvvet ile kasın direnmesi arasındaki denge hemen değil, ancak bir zaman sonra meydana gelir. Bu durum kasların "Viskozite" özelliğidir. Kas, yaptığımız bir hareket veya egzersiz neticesinde uzatılacak olursa, bu hareketin oluşturacağı uzunluğa hemen erişmeyip, uzamanın son kısmı yavaş yavaş meydana gelir. Diğer taraftan, hareket bitince normal uzunluğuna hemen dönmez. Kasın viskozite özelliği onun bir çeşit korunma mekanizmasıdır. Bunu, kapıların çarpmasını önleyen ve yavaş kapanmasını sağlayan yay mekanizmasına benzetebiliriz. Kaslarda bu özellik olmasa idi, ani ve şiddetli kasılmalarda, kas ve kemit bütünlüğü tehlikeye girer ve kopmalar olurdu. Viskoz özellik bir çeşit frenleme görevi yapmaktadır.

    İskelet Kasları ve Egzersiz

    İskelet kası vücudun en büyük organıdır. İskeletin üzerini sararak vücudumuza esas şeklini veren ve eklemlerle birlikte hareketi sağlayan yapılardır. Kas dokusu insan vücut ağırlığının %40-50’sini oluşturan özel bir dokudur. İnsan vücudunda İSKELET KASIDÜZ KAS ve KALP KASI olmak üzere üç farklı kas tipi vardır.
    a). İskelet Kası: Hareketi sağlayan bu kaslar, iskeletin etrafında bulundukları için iskelet kasları olarak adlandırırlar. Bir Hareketin oluşumu iskelet kaslarının kasılmasına bağlı olduğundan, iskelet kasları egzersiz fizyolojisi içerisinde ayrı bir öneme sahiptir.
    b). Kalp Kası: Sadece kalpte bulunur. Miyofibrillerin düzenlenişi yönünden iskelet kasına ve istemsiz kasılması yönünden düz kasa benzer. Kalp kası hücrelerde bol miktarda bulunan mitokondria, kasın devamlı çalışmasına imkan verir.
    c). Düz Kas: Mikroskopta incelendiği zaman diğer kas türlerine göre çizgili görünmedikleri için bu adı alır. Çalışmaları otonom sinir sistemi tarafından kotrol edilir. Bu da bu kasların istemsiz kasılmalarını sağlar. Vücudumuzda sindirim sistemi, solunum ve ürogenital sistemler gibi iç boşluk sistemlerde bulunur. Onun yerine mide, barsak, safra kesesi v.b. organları oluştururlar.
    Kas Dokusunun İskelet Kasının Ortak Özellikleri:
    1. Hareket: Kemikler ve eklemlerle birlikte yürüme, koşma gibi yer değiştirme hareketlerinin yanı sıra işin ortaya çıkmasını sağlarlar.
    2. Vücutta madde taşınması: Vücudumuzda bulunan kaslardan; düz kaslar sindirim, boşaltım ve üreme sistemlerinin hareketini sağlarken, kalp kası kanın tüm vücuda pompalanmasından sorumludur.
    3. Vücudun şeklinin oluşması: Kemiklerin etrafında bulunan iskelet kasları vücut seklinin oluşturulmasından da sorumludurlar.
    4. Isı üretimi: Vücut ısısının % 85’i kas kasılması sonucu oluşur. Ürperme iskelet kasının istemsiz kasılması sonucu ısı üretmesidir.
      İSKELET KASININ YAPISI

                 Bağ Dokusu Kılıfları 
                  İskelet kası, lif adı verilen, boyu 1 mm ile 30 cm, eni ise 10-100 mikron arasında değişen binlerce kas hücresinin bir araya gelmesi ile oluşmuştur.
     


    Kas hücresiSARKOLEMMA adı verilen hücre zarı ile örtülüdür. Her kas lifinin üzeri ENDOMİSYUM denen konnektif doku ile sarılmıştır. Yaklaşık 150 lif bir araya gelerek lif demetlerini (fasiculus) oluştururlar. Bu demetlerin üzerini saran konnektif doku ise PERMISYUMadını alır. Nihayet lif demetlerinin bir araya gelmesiyle de iskelet kası oluşur ve kasın üzerini deEPİMİSYUM adı verilen bir konnektif doku sararken tüm vücut FACİA adı verilen bir konnektif doku çevreler.



    Kas liflerinde endomisyumun hemen altında sarkolemma adı verilen hücre zarı bulunur Bu zar sarkoplazma adı verilen hücre plazmasını çevreler. Her lif sarkoplazma içerisinde asılı halde duran yüzlerce MYOFİBRİL’den (lifcik) oluşmuştur. Myofibriller, protein yapısındaki ince ve kalın myofilamentlerden oluşmuşlardır. Bunlardan ince olan ağırlıklı olarakAKTİN olmak
    üzere TROPONİN veTROPMYOZİN moleküllerinden, kalın olan ise MYOZİN moleküllerinden oluşmuştur. Bu nedenle ince ve kalın flamentler sırasıyla aktin ve myozin flamentleri olarak da tanımlanırlar. Myozin flamentleri orta bölgeleri dışında, çapraz köprüler içerirler. Çapraz köprülerin başlarında myozin ATP’az enzimi yer alır. Bu enzim ATP’yi parçalayarak ADP+P+ENERJİ oluştururlar. 
           İskelet kaslarına çizgili görünümü veren aktin ve miyozin filamentlerinin dizilişidir. Sarkomer üzerinde, yalnızca aktin filamentlerin bulunduğu bölge I bandı adını alır ve ışık mikroskobunda açık renk görüntü verir.
    Öte yandan aktin ve miyozin flamentlerinin birlikte yer aldığı kısımlar daha koyu renk görülürler. Bu bölgeler A BANDI olarak isimlendirilirler. A bandının ortasında aktinin ulaşamadığı ve yalnızca miyozinden oluşan bir alan vardır. H BÖLGESİ olarak adlandırılan bu bölge I bandından daha koyu, A bandından ise daha açık renkte görülecektir. I bandı ortasında dikey olarak uzanan Z ÇİZGİSİ bulunur. Böylece, dinlenim durumundaki, iki Z çizgisi arasında H bölgesini saymazsak sırasıyla I-A-I bantları yer almış olur. Z çizgileri bir bir myofibrilden diğerine doğru uzanarak kas lifinin içindeki myofibrilleri birbirine bağlarlar. İki Z çizgisi arasında kalan bu bölgeye SARKOMER adı verilir. Sarkomer kas kasılmasında kısalma ve uzamanın gerçekleştiği bölümdür.


                               T Tübül-Sarkoplazmik Retikulum Sistemi




    Saroplazma içerisinde yer alan organellerden birisideSARKOPLAZMİK RETİKULUM,uzunlamasına (longitudinal) tübüller ve bunların sonlandıklarısarnıç bölgelerinden oluşur. Uzunlamasına tübüller myofibrillere paralel olarak yerleşmişlerdir. Sarkoplazmik retikulum sarnıçları, hücre zarından lif içine doğru kıvrım yapmasıyla oluşan transvers tübüllerle (T tübüller) her iki yanda komşuluk yapar. Böylece T Tübül-Sarkoplazmik retikulum Sistemi ilişkisi sayesinde aksiyon potansiyeli lif içlerine kadar iletebilir. Bu ileti bir kalsiyum deposu olan sarkoplazmik retikulumdan Ca++ iyonunun sarkoplazmaya salınmasına yol açarak kas kasılmasına neden olur. T-Tübül Sarkoplazmik Retikulum Sisteminin kas lifinde oluşturduğu hacim, antrenmanlı bireylerde normalin 3 katına kadar ulaşabilir.

    GÖĞÜS KASLARI:

     M. latissimus dorsi: Geniş, yassı, üçgen biçiminde bir kastır. Trapez kasın önünde son 6 göğüs omurlarının spinal çıkıntılarından, son 3-4 kaburga’dan ve crista iliaca’nın arka bölümünden başlar. Lifleri üstte enine, ortada ve altta yukarı, dış yana doğru uzanır. M. teres major’ün alt kenarından kıvrılarak crista tuberculi minoris humeri’de sonlanır. Siniri; n. thoracodorsalis’tir. Görevi; kola içe rotasyon, ekstansiyon ve adduksiyon yaptırmaktır. Kolu ve omuzu aşağı arkaya çeker.Uzunluğu sabit kalan, fakat gerimi artan, statik bir kasılma şeklindedir. Bütün tabii kasılmaların başlangıcını izometrik kasılmalar oluşturur.

    M. deltoideus:  
    M. supraspinatus:  
    M. infraspinatus:  
    M. subscapularis:  
    M. teres minor:  
    M. teres major:
                                                  KOL KASLARI

    Caput longum: Omuz eklemi kapsülü içinde tuberculum supraglenoidale’den uzun bir kiriş ile başlar.

    Caput breve: M. coracobrachialis ile birlikte processus coracoideus’un ucundan başlar. Kirişi tuberositas radii’nin arka kısmına yapışır. Kirişin yüzeyel kısmı içe doğru kıvrılarak ön kol fasyasına yapışır. Bu uzantıya aponeurosis bicipitalis (lacertus fibrosus) denir. Görevi; ön kola supinasyon ve fleksiyon yaptırmaktır.

    M. biceps brachii:  
    M. brachialis:  
    M. coracobrachialis:
                                             Arka Loj (Ekstansör Kompartman) Kasları
    M. triceps brachii: Üç başlıdır:
    Caput longum: Tuberculum infraglenoidale’den başlar.

    Caput laterale: M. biceps brachii’nin altındadır. Humerus dış yüzündeki sulcus nervi radialis’in lateralinden başlar.
    Caput mediale:Sulcus nervi radialis’in altında humerus iç yüzünden başlar. Olekranon’a ve aponeurosis tricipitalis ile ön kol fasyasına yapışır. Bu kasın alt bölümünün derin yüzünden ayrılan lifler m. articularis cubiti olarak isimlendirilir. Siniri; n. radialis’tir. Görevi; ön kola ekstansiyon yaptırmaktır. Kolun üst iç kısmında bulunur. Processus coracoideus’un ucundan m. biceps brachii’nin caput breve’si ile birlikte ortak bir kirişle başlar. Humerus’un iç kenarının orta 1/3 kısmına yapışır. N. musculocuteneus bu kası delerek geçer. Görevi; kola biraz fleksiyon (öne, içe doğru) ve adduksiyon yaptırmaktır. Ön kola etkisi yoktur.M. biceps brachii’nin altındadır. Humerus’un alt yarımında ön yüzünden başlar. Bu başlangıç deltoid kasın insersiyosunu kuşatır. Kalın, geniş bir kiriş ile tuberositas ulnae’ye ve processus coronoideus’un ön yüzüne yapışır. Görevi; ön kola fleksiyon yaptırmaktır.İki başlıdırKol kasları septum intermusculare brachii denilen septum ile ön ve arka kompartmanlara (lojlara) ayrılır. Öndeki fleksör, arkadaki ekstansör kompartmandır. 
     Ön Loj (Fleksör Kompartman) Kasları Alt açıya yakın skapula’nın dış kenarından başlar. Omuz ekleminin altından ve önünden geçer. Crista tuberculi minoris’te sonlanır. Siniri; nn. subscapulares’tir. Görevi; kola ekstansiyon ve adduksiyon yaptırmaktır.Omuz eklemi kapsülünün arka yüzünü çaprazlar ve kirişi büyük tüberkülün (tuberculum majus) en alt kısmına yapışır. Siniri; n. axillaris’tir. Görevi; kolu dışa döndürmektir.Skapula’nın ön yüzündeki fossa subscapularis’ten başlar. Eklemin önünden geçerek, tuberculum minus’a yapışır. Siniri; n. subscapularis’tir. Görevi; kola iç rotasyon yaptırmaktır. Omuz eklemini önden destekler.Fossa infraspinata’nın iç kısmından başlar. Omuz eklemi kapsülünü arkadan çaprazlayan kirişi, tuberculum majus’un ortasında sonlanır. Siniri; n. suprascapularis’tir. Görevi; kola dış rotasyon yaptırmaktır. Humerus başını abduksiyonda ekleme tespit eder.Fossa supraspinata’yı doldurur. Bu fossa’dan başlar. Tuberculum majus’un tepesinde sonlanır. Kirişi omuz ekleminin üst tarafından geçer ve omuz ekleminin kapsülüne yapışır. Siniri; n. suprascapularis’tir. Görevi; kol abduksiyonunu başlatmaktır. Eklemi tespit eder. Elde ağırlık taşınırken eklemin aşağı doğru çıkmasını engeller.Kalın, üçgen şeklinde bir kastır. Ön lifler klavikula’nın 1/3 dış kısmından, orta lifleri acromion dış yan kenarından, arka lifleri spina scapulae’den başlar. Tuberositas deltoidea’da sonlanır. Omuzun kendine özgü şeklini ve kabarıklığını yapan, bu kastır. Siniri; n. axillaris’tir. Ön lifleri kolu öne, içe çeker (fleksiyon) ve kola iç rotasyon yaptırır. Arka lifleri kolu arkaya çeker (ekstansiyon), dış rotasyon yaptırır. Orta lifleri en kuvvetli bölümdür. Kola horizontale yakın abduksiyon yaptırır (90°). Ön ve arka lifler birlikte çalışarak kola abduksiyon yaptırabilirler.Kalın, üçgen şeklinde bir kastır. Origo’suna göre üç parçaya ayrılır: