İnsan Vücudu ve Kasları
Hareket sistemimizin temelini kaslar oluşturur. İnsan vucudunda 650 civarında kas olup, bunların toplam ağırlığı insandan insana değişmekle beraber, tüm vücut ağırlığının % 40-50'ini oluştururlar. Bizim konumuzu ilgilendiren çizgili kaslardır ve bunlar istemli hareket ederler, düz kaslar ise istemli çalışmayan ve yavaş kasılan kaslardır. Sadece kalp kası (miyokard), çizgili kas olmasına rağmen istem dışı çalışır. Düz kaslar ve miyokard, tüm organizma ağırlığının % 5-10'unu oluştururlar.
Kasların Ortak Özellikleri
Kasların 5 çeşit özelliği vardır:
1. Uyarılabilme: Kaslar, her canlı kitle gibi, kendilerine yapılan bir uyarıya cevap verme özelliğine sahiptir. Kasların bu uyarıya cevabı: "Kasılma" şeklindedir.
2. İletebilme: Kaslar, doğal koşullarda, kas-sinir-kas arasındaki uyarıyı "Snaps" yolu ile yani sinir sistemi yolu ile iletebilme özelliğine sahiptir.
3. Kasılabilme: Kasların, kendilerine yapılan uyarılara cevabı kasılma şeklinde olur. Beş çeşit kasılma tipi vardır
.İzometrik Kasılma:Uzunluğu sabit kalan, fakat gerimi artan, statik bir kasılma şeklindedir. Bütün tabii kasılmaların başlangıcını izometrik kasılmalar oluşturur
Konsantrik Kasılma: Kasın gerimi aynı kalırken, boyu kısalır. Yani, kısalarak meydana gelen dinamik bir kasılma türüdür. Vücut geliştirme çalışmasında bu tip kasılmalar çok iyi bir örnektir. Bu kasılmaya aynı zamanda "İzotonik kasılma" da denir. Genellikle insanın kassal aktiviteleri, izometrik ve izotonik kasılmaların birbiri ardına yapılmasından veya her ikisinin beraberce uygulanmasından oluşur. İzometrik ve İzotonik kasılmaların beraberce olması, yani kasın her geriminin hem de uzunluğunun değişmesine de "Oksotonik Kasılma" denir
Eksantrik Kasılma: Dinamik bir kasılma türüdür. Kasın gerimi artarken, boyu uzar, yani konsantrik kasılmanın aksine, uzayarak meydana gelen, bir kasılmadır.
İzokinetik Kasılma: Sportif aktivitelerde uygulanan yeni bir kasılma şeklidir. Bir egzersizin tümünde, sabit hızda, maksimal ölçüde yapılan bir kasılma şeklidir.
Tetanik Kasılma: Bu kasılma, tek kasılmaya oranla 4 misli daha kuvvetli, uzun süreli ve daha ekonomik kasılma şekli olup, daha fazla iş görür. İstemli hareketlerimiz genellikle devamlı, yani tetanik kasılmalar şeklindedir. Kasa gelen ve tek bir uyaranın oluşturduğu kasılma bitmeden arka arkaya sık sık uyaranlar verilirse, kas gevşemeye vakit bulamaz ve devamlı bir kasılma gösterir. Tetanik kasılmanın meydana geldiği en düşük uyaran frekansına "Kritik Frekans" adı verilir.
4. Elastik Olma: Kası istirahat uzunluğundan daha öteye gerip, uzatırsak bir direnç ile karşılaşırız. Bunu yapan, yani kası geren ve uzatan kuvvet kesildiği zaman, kas yine istirahat uzunluğuna döner. Bu aksın "Elastik olma" özelliğidir.
5. Viskoz Kitle Olma:
Kaslar, şeklini değiştirmek isteyen kuvvetlere karşı iç sürtünmeler nedeni ile bir direnç gösterirler. Kendilerine tatbik edilen kuvvet ile kasın direnmesi arasındaki denge hemen değil, ancak bir zaman sonra meydana gelir. Bu durum kasların "Viskozite" özelliğidir. Kas, yaptığımız bir hareket veya egzersiz neticesinde uzatılacak olursa, bu hareketin oluşturacağı uzunluğa hemen erişmeyip, uzamanın son kısmı yavaş yavaş meydana gelir. Diğer taraftan, hareket bitince normal uzunluğuna hemen dönmez. Kasın viskozite özelliği onun bir çeşit korunma mekanizmasıdır. Bunu, kapıların çarpmasını önleyen ve yavaş kapanmasını sağlayan yay mekanizmasına benzetebiliriz. Kaslarda bu özellik olmasa idi, ani ve şiddetli kasılmalarda, kas ve kemit bütünlüğü tehlikeye girer ve kopmalar olurdu. Viskoz özellik bir çeşit frenleme görevi yapmaktadır.
İskelet Kasları ve Egzersiz
İskelet kası vücudun en büyük organıdır. İskeletin üzerini sararak vücudumuza esas şeklini veren ve eklemlerle birlikte hareketi sağlayan yapılardır. Kas dokusu insan vücut ağırlığının %40-50’sini oluşturan özel bir dokudur. İnsan vücudunda İSKELET KASI, DÜZ KAS ve KALP KASI olmak üzere üç farklı kas tipi vardır.
a). İskelet Kası: Hareketi sağlayan bu kaslar, iskeletin etrafında bulundukları için iskelet kasları olarak adlandırırlar. Bir Hareketin oluşumu iskelet kaslarının kasılmasına bağlı olduğundan, iskelet kasları egzersiz fizyolojisi içerisinde ayrı bir öneme sahiptir.
b). Kalp Kası: Sadece kalpte bulunur. Miyofibrillerin düzenlenişi yönünden iskelet kasına ve istemsiz kasılması yönünden düz kasa benzer. Kalp kası hücrelerde bol miktarda bulunan mitokondria, kasın devamlı çalışmasına imkan verir.
c). Düz Kas: Mikroskopta incelendiği zaman diğer kas türlerine göre çizgili görünmedikleri için bu adı alır. Çalışmaları otonom sinir sistemi tarafından kotrol edilir. Bu da bu kasların istemsiz kasılmalarını sağlar. Vücudumuzda sindirim sistemi, solunum ve ürogenital sistemler gibi iç boşluk sistemlerde bulunur. Onun yerine mide, barsak, safra kesesi v.b. organları oluştururlar.
Kas Dokusunun İskelet Kasının Ortak Özellikleri:
1. Hareket: Kemikler ve eklemlerle birlikte yürüme, koşma gibi yer değiştirme hareketlerinin yanı sıra işin ortaya çıkmasını sağlarlar.
2. Vücutta madde taşınması: Vücudumuzda bulunan kaslardan; düz kaslar sindirim, boşaltım ve üreme sistemlerinin hareketini sağlarken, kalp kası kanın tüm vücuda pompalanmasından sorumludur.
3. Vücudun şeklinin oluşması: Kemiklerin etrafında bulunan iskelet kasları vücut seklinin oluşturulmasından da sorumludurlar.
4. Isı üretimi: Vücut ısısının % 85’i kas kasılması sonucu oluşur. Ürperme iskelet kasının istemsiz kasılması sonucu ısı üretmesidir.
İSKELET KASININ YAPISI
Bağ Dokusu Kılıfları İskelet kası, lif adı verilen, boyu 1 mm ile 30 cm, eni ise 10-100 mikron arasında değişen binlerce kas hücresinin bir araya gelmesi ile oluşmuştur.
Kas hücresiSARKOLEMMA adı verilen hücre zarı ile örtülüdür. Her kas lifinin üzeri ENDOMİSYUM denen konnektif doku ile sarılmıştır. Yaklaşık 150 lif bir araya gelerek lif demetlerini (fasiculus) oluştururlar. Bu demetlerin üzerini saran konnektif doku ise PERMISYUMadını alır. Nihayet lif demetlerinin bir araya gelmesiyle de iskelet kası oluşur ve kasın üzerini deEPİMİSYUM adı verilen bir konnektif doku sararken tüm vücut FACİA adı verilen bir konnektif doku çevreler.
Kas liflerinde endomisyumun hemen altında sarkolemma adı verilen hücre zarı bulunur Bu zar sarkoplazma adı verilen hücre plazmasını çevreler. Her lif sarkoplazma içerisinde asılı halde duran yüzlerce MYOFİBRİL’den (lifcik) oluşmuştur. Myofibriller, protein yapısındaki ince ve kalın myofilamentlerden oluşmuşlardır. Bunlardan ince olan ağırlıklı olarakAKTİN olmak
üzere TROPONİN veTROPMYOZİN moleküllerinden, kalın olan ise MYOZİN moleküllerinden oluşmuştur. Bu nedenle ince ve kalın flamentler sırasıyla aktin ve myozin flamentleri olarak da tanımlanırlar. Myozin flamentleri orta bölgeleri dışında, çapraz köprüler içerirler. Çapraz köprülerin başlarında myozin ATP’az enzimi yer alır. Bu enzim ATP’yi parçalayarak ADP+P+ENERJİ oluştururlar.
İskelet kaslarına çizgili görünümü veren aktin ve miyozin filamentlerinin dizilişidir. Sarkomer üzerinde, yalnızca aktin filamentlerin bulunduğu bölge I bandı adını alır ve ışık mikroskobunda açık renk görüntü verir.
Öte yandan aktin ve miyozin flamentlerinin birlikte yer aldığı kısımlar daha koyu renk görülürler. Bu bölgeler A BANDI olarak isimlendirilirler. A bandının ortasında aktinin ulaşamadığı ve yalnızca miyozinden oluşan bir alan vardır. H BÖLGESİ olarak adlandırılan bu bölge I bandından daha koyu, A bandından ise daha açık renkte görülecektir. I bandı ortasında dikey olarak uzanan Z ÇİZGİSİ bulunur. Böylece, dinlenim durumundaki, iki Z çizgisi arasında H bölgesini saymazsak sırasıyla I-A-I bantları yer almış olur. Z çizgileri bir bir myofibrilden diğerine doğru uzanarak kas lifinin içindeki myofibrilleri birbirine bağlarlar. İki Z çizgisi arasında kalan bu bölgeye SARKOMER adı verilir. Sarkomer kas kasılmasında kısalma ve uzamanın gerçekleştiği bölümdür.
T Tübül-Sarkoplazmik Retikulum Sistemi
Saroplazma içerisinde yer alan organellerden birisideSARKOPLAZMİK RETİKULUM,uzunlamasına (longitudinal) tübüller ve bunların sonlandıklarısarnıç bölgelerinden oluşur. Uzunlamasına tübüller myofibrillere paralel olarak yerleşmişlerdir. Sarkoplazmik retikulum sarnıçları, hücre zarından lif içine doğru kıvrım yapmasıyla oluşan transvers tübüllerle (T tübüller) her iki yanda komşuluk yapar. Böylece T Tübül-Sarkoplazmik retikulum Sistemi ilişkisi sayesinde aksiyon potansiyeli lif içlerine kadar iletebilir. Bu ileti bir kalsiyum deposu olan sarkoplazmik retikulumdan Ca++ iyonunun sarkoplazmaya salınmasına yol açarak kas kasılmasına neden olur. T-Tübül Sarkoplazmik Retikulum Sisteminin kas lifinde oluşturduğu hacim, antrenmanlı bireylerde normalin 3 katına kadar ulaşabilir.
GÖĞÜS KASLARI:
M. latissimus dorsi: Geniş, yassı, üçgen biçiminde bir kastır. Trapez kasın önünde son 6 göğüs omurlarının spinal çıkıntılarından, son 3-4 kaburga’dan ve crista iliaca’nın arka bölümünden başlar. Lifleri üstte enine, ortada ve altta yukarı, dış yana doğru uzanır. M. teres major’ün alt kenarından kıvrılarak crista tuberculi minoris humeri’de sonlanır. Siniri; n. thoracodorsalis’tir. Görevi; kola içe rotasyon, ekstansiyon ve adduksiyon yaptırmaktır. Kolu ve omuzu aşağı arkaya çeker.Uzunluğu sabit kalan, fakat gerimi artan, statik bir kasılma şeklindedir. Bütün tabii kasılmaların başlangıcını izometrik kasılmalar oluşturur.
M. deltoideus:
M. supraspinatus:
M. infraspinatus:
M. subscapularis:
M. teres minor:
M. teres major:
KOL KASLARI
Caput longum: Omuz eklemi kapsülü içinde tuberculum supraglenoidale’den uzun bir kiriş ile başlar.
Caput breve: M. coracobrachialis ile birlikte processus coracoideus’un ucundan başlar. Kirişi tuberositas radii’nin arka kısmına yapışır. Kirişin yüzeyel kısmı içe doğru kıvrılarak ön kol fasyasına yapışır. Bu uzantıya aponeurosis bicipitalis (lacertus fibrosus) denir. Görevi; ön kola supinasyon ve fleksiyon yaptırmaktır.
M. biceps brachii:
M. brachialis:
M. coracobrachialis:
Arka Loj (Ekstansör Kompartman) Kasları
M. triceps brachii: Üç başlıdır:
Caput longum: Tuberculum infraglenoidale’den başlar.
Caput laterale: M. biceps brachii’nin altındadır. Humerus dış yüzündeki sulcus nervi radialis’in lateralinden başlar.
Caput mediale:Sulcus nervi radialis’in altında humerus iç yüzünden başlar. Olekranon’a ve aponeurosis tricipitalis ile ön kol fasyasına yapışır. Bu kasın alt bölümünün derin yüzünden ayrılan lifler m. articularis cubiti olarak isimlendirilir. Siniri; n. radialis’tir. Görevi; ön kola ekstansiyon yaptırmaktır. Kolun üst iç kısmında bulunur. Processus coracoideus’un ucundan m. biceps brachii’nin caput breve’si ile birlikte ortak bir kirişle başlar. Humerus’un iç kenarının orta 1/3 kısmına yapışır. N. musculocuteneus bu kası delerek geçer. Görevi; kola biraz fleksiyon (öne, içe doğru) ve adduksiyon yaptırmaktır. Ön kola etkisi yoktur.M. biceps brachii’nin altındadır. Humerus’un alt yarımında ön yüzünden başlar. Bu başlangıç deltoid kasın insersiyosunu kuşatır. Kalın, geniş bir kiriş ile tuberositas ulnae’ye ve processus coronoideus’un ön yüzüne yapışır. Görevi; ön kola fleksiyon yaptırmaktır.İki başlıdırKol kasları septum intermusculare brachii denilen septum ile ön ve arka kompartmanlara (lojlara) ayrılır. Öndeki fleksör, arkadaki ekstansör kompartmandır.
Ön Loj (Fleksör Kompartman) Kasları Alt açıya yakın skapula’nın dış kenarından başlar. Omuz ekleminin altından ve önünden geçer. Crista tuberculi minoris’te sonlanır. Siniri; nn. subscapulares’tir. Görevi; kola ekstansiyon ve adduksiyon yaptırmaktır.Omuz eklemi kapsülünün arka yüzünü çaprazlar ve kirişi büyük tüberkülün (tuberculum majus) en alt kısmına yapışır. Siniri; n. axillaris’tir. Görevi; kolu dışa döndürmektir.Skapula’nın ön yüzündeki fossa subscapularis’ten başlar. Eklemin önünden geçerek, tuberculum minus’a yapışır. Siniri; n. subscapularis’tir. Görevi; kola iç rotasyon yaptırmaktır. Omuz eklemini önden destekler.Fossa infraspinata’nın iç kısmından başlar. Omuz eklemi kapsülünü arkadan çaprazlayan kirişi, tuberculum majus’un ortasında sonlanır. Siniri; n. suprascapularis’tir. Görevi; kola dış rotasyon yaptırmaktır. Humerus başını abduksiyonda ekleme tespit eder.Fossa supraspinata’yı doldurur. Bu fossa’dan başlar. Tuberculum majus’un tepesinde sonlanır. Kirişi omuz ekleminin üst tarafından geçer ve omuz ekleminin kapsülüne yapışır. Siniri; n. suprascapularis’tir. Görevi; kol abduksiyonunu başlatmaktır. Eklemi tespit eder. Elde ağırlık taşınırken eklemin aşağı doğru çıkmasını engeller.Kalın, üçgen şeklinde bir kastır. Ön lifler klavikula’nın 1/3 dış kısmından, orta lifleri acromion dış yan kenarından, arka lifleri spina scapulae’den başlar. Tuberositas deltoidea’da sonlanır. Omuzun kendine özgü şeklini ve kabarıklığını yapan, bu kastır. Siniri; n. axillaris’tir. Ön lifleri kolu öne, içe çeker (fleksiyon) ve kola iç rotasyon yaptırır. Arka lifleri kolu arkaya çeker (ekstansiyon), dış rotasyon yaptırır. Orta lifleri en kuvvetli bölümdür. Kola horizontale yakın abduksiyon yaptırır (90°). Ön ve arka lifler birlikte çalışarak kola abduksiyon yaptırabilirler.Kalın, üçgen şeklinde bir kastır. Origo’suna göre üç parçaya ayrılır: